Asgari ücret tartışmaları yeniden alevlendi: Hem işçi hem işveren kaygılı
Aralık ayının başlamasıyla gözler bir kez daha yeni asgari ücret rakamına çevrildi. Artış beklentisi sürerken hem çalışanlar hem işverenler, olası zamların maliyetleri ve geçim şartlarını nasıl etkileyeceği konusunda endişeli.

2025 yılı asgari ücret görüşmelerinin yaklaşmasıyla tartışmalar yeniden gündemin ilk sırasına yerleşti. Kamuoyunda “Asgari ücret ne kadar olacak?” sorusu tartışılırken, çalışanlar artan yaşam maliyetlerinin ücret artışlarını hızla erittiğini dile getiriyor.
Asgari ücretle geçinen birçok kişi, elektrik, kira ve temel gıda fiyatlarına gelen zamların maaşlara yansıyan artıştan önce hissedildiğini belirterek, “Zam daha gelmeden kayboluyor” ifadelerini kullanıyor.
İşveren tarafında ise maliyet yükü öne çıkıyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, asgari ücret artışının yalnızca maaşlarla sınırlı olmadığını, SGK primlerinden vergilere kadar birçok kalemin eş zamanlı yükseldiğini hatırlatıyor. İşveren temsilcileri, bazı işletmelerin artan yük nedeniyle fiyat artışına gitmek zorunda kalabileceğini, bunun da genel enflasyonu tetikleyebileceğini ifade ediyor.
Ekonomistler ise tartışmanın merkezinde asgari ücretin miktarından çok, alım gücü bulunduğuna dikkat çekiyor. Uzmanlara göre, fiyat istikrarı sağlanmadıkça yapılan her artış, enflasyon karşısında kısa sürede etkisini yitiriyor. Bu nedenle sadece ücret zammı değil, piyasada etkin fiyat denetimi ve KOBİ’lere destek politikalarının önem taşıdığı vurgulanıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yürüttüğü asgari ücret görüşmelerinin aralık ayı içerisinde tamamlanması bekleniyor. Ancak hem işçi hem işveren cephesinde belirsizlik sürerken tartışmaların önümüzdeki günlerde daha da yoğunlaşacağı öngörülüyor.